Elimden geldiğince Bilişim ile ilgili yazılar yazmaya çalışıyorum. Bu sefer konseptin biraz dışına çıkıyorum ve Hotmail Posta Kutusunda eskilerde kalmış bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Profesör ve Seyis
Bir profesör konferans vermek üzere salona girmiş. Ama bakmış ki salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş.
Konuşup konuşmama konusunda tereddüte düşen Profesör sonunda seyise sormuş:
– Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım, yoksa konuşmamalı mıyım?
Seyis cevap vermiş:
– Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.
Bu sözlere hak veren Profesör konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, konferanstan sonra da kendini mutlu hissetmiş. Dinleyicisininde konferansın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş:
– Konuşmamı nasıl buldun?
Seyis cevap vermiş:
– Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelir, biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki tüm yemi ona verip de hayvanı çatlatmazdım.
Kıssadan hisse:
“Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anladığı kadardır.”
Mevlana